Denizden uzak dönemler ve Deniz'le buluşma...

      Meslek lisesindeki iki yıllık zorunlu arada, boşta kalıp, yazları sömüre sömüre denizde geçirirken, kışları da gelecekle ilgili durum değerlendirmeleriyle geçiyordu. Meslek lisesi sınavlarını kazanmak o dönemler üniversite sınavı kazanmak gibi değerlendirilse de, sonuçta kültür derslerimizin çoğu boş geçtiği için üniversite sınavında şansımız yok denecek kadar azdı. O boşluğu en iyi değerlendirebilmek adına, Bağdat Caddesinde'ki bir dil kursuna başlamıştım. 14 ay boyunca iyi derecede İngilizce öğrenmekle birlikte, Bağdat Caddesi'nde, Moda'da, Adalar'da başka türlü bir yaşam şeklini de tanıma fırsatı bulmuştum. Neyse sonuçta rastlantı sonucu da(!) olsa lise bitmişti. Üniversite sınavında hedefim İngilizce öğretmenliği, ancak o dönemki sistemin azizliği şu ki; İngilizce öğretmenliğini kazanmak için Matematik, Kimya gibi derslerden de yeterli sayıda net çıkarmak gerekiyor... Sınavda benim İngilizce full, Türkçe 1 yanlış, Sosyal 2 yanlış. Ancak sayısal puanım eksilerde gezindiği için ancak Dicle Üniversitesi İngilizce Öğretmenliğini tutturabiliyorum. Ailemdeki herkesin itirazına karşın, üniversite hayatım Diyarbakır'da başladı. Beni tek ve en çok bunaltan şey, denizden bu kadar uzun süre uzak kalmaktı. Diş, tırnak kazımalarıyla not ortalamamı 70'in üzerine çıkarıp, ertesi yıl Marmara Üniversitesi'ne yatay geçiş yapmıştım. En azından yaz aylarında yine sevgili Calipso'ma ve huysuz Tomos'uma kavuşa biliyordum. Ancak üniversitedeki arkadaş çevremin denizle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Derdimiz gücümüz öğrenci derneğini kurabilmek... Böylece iki yılımı heba edip, yaşanılan bazı anlaşmazlıklardan sonra, arkadaş çevremi biraz değiştirmeye karar verince, yanı başımdaki bir şahsın farkına da varmış oldum. Güzel, sevimli, saf ve temiz, adı da Deniz...Dernek çalışmalarıma kızıyor, ite kaka beni derse sokuyor, notlar düşük gelince fırça atıyordu. Bir yıl kadar normal arkadaşlıktan sonra, deniz sevdam "İki Deniz" arasında katmerlenmeye başlayınca, bu iki denizi kapıştırmak gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Öyle ya adı Deniz ama bakalım gerçek denize karşı durum ne? Zorlu bir takım sınavlardan geçmesi gerek...
 O'na sandalımdan, denizden söz edip, bir bahar günü Darıca'ya davet edince, garibim belki de Sadabada çıkma hayalleriyle geldiği Darıca'da, güneşin altında, bütün gün benimle beraber tekneyi zımparalamak zorunda kalmıştı. Ancak en küçük bir rahatsızlık ya da şikayet yoktu.
Sınavın birinci aşaması başarıyla sonuçlanmıştı. Sıra ikinci aşamadaydı...
Leblebi Kaya Sahili: Çadırları kurduğumuz yer.
. Leblebi Kaya sahilinde (o zamanlar doldurulmamıştı tabi.) hiç bir tesisin olmadığı, doğayla baş başa bir yerde çadırlar kuruldu. Kemal, Ali ve ben daha önce ateş, deniz, ay ışığı ve şarap manzarasındaki eksikliğin ne olduğunu bulmuştuk. Onları bilemem ama benim deniz kızım o gece yanıma gelmişti ve bir daha da hiç yanımdan ayrılmadı. Şu anda teknemin ikinci kaptanı ve denizin her türlü sefasını ve cefasını benimle birlikte çekmeye devam ediyor. Yıllarca birlikte Calipso'nun keyfini ve kahrını çekerken, O'na bi' gün büyük bir tekne alınca ona senin adını vereceğim diye söz vermiştim. Yıllar geçmiş, biz öğretmenliğe başlamış, zorunlu hizmet için üç yıl Zonguldak, Kozlu'ya gidip dönmüştük ama hala o büyük tekneyi alamayınca, bende yağlı boya bir minyatür çalışması yapıp, resimdeki tekneye onun adını vermiştim. Ama tabi ki kandıramamıştım. Sonunda bankadan bir miktar kredi çekip, Karamürsel'den Kalamış Marina'ya kadar bütün körfezdeki barınak ve marinaları dolaşıp kendimize şimdiki teknemizi aldık. 18hp yanmar motorlu, 6.5 metre Tacar, Ancak "Deniz" ismi çok kullanıldığından teknemizin adı "Deniz-Y" olmak zorunda kaldı.
Bu arada oğlumuz Doğaç da teknemizi aldığımızda liseye başlamıştı. Eee armut ağacının dibine düşermiş tabii... Ama bizimkisi fazla dibe düştü ve scuba divinge başladı. Kendisi dalsa neyse, annesiyle birlikte beni de dalgıç yaptı. Şimdi her fırsatta hep birlikte mutlu mesut dipte aile saadeti yaşıyoruz. Tıp fakültesine göndermek de kar etmedi. Her yaz küçücük teknede ailecek dolaşıp durmaktayız. Bu yaz planımız beş teknelik bir grupla Ege'ye açılmak. Ancak üçümüzün de hayali 34-36 feet bir yelkenli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder